Avrupa Tatiline Hazırlık (5000 KM)

AVRUPA TATİLİ ÖNCESİ HAZIRLIK AŞAMALARI

Tam bir Ege aşığı olarak, her yaz tatil planlarımıza bıkmadan usanmadan Ege’yi ekleye ekleye keşfedecek yer kalmadığını anlayınca, rotayı farklı taraflara çevirmeye karar verdik. (ama bu Ege’yi unuttuğumuz anlamına gelmesin, ziyaretlerimiz her yıl devam edecektir) J
Artık Türkiye’nin bütün saklı cennetlerini keşfettiğimize göre, sırada her insanoğlunun hayatında 1 kere bile gidip görmesi gereken, tatilin sembolü Eyfel, Pisa ve dahası vardı. Avrupa için bir yıl önceden hazırlıklara başladık. Hergün internetten gezi yazılarını okuyarak, seyahat dergilerini, haritaları karıştırarak sonunda kendimize bir rota çıkardık. Gezimizi kiralık araçla yapacağımız için aynı noktadan başlayıp aynı noktada bitmesi gerekmekteydi. O yüzden büyük bir yuvarlak çizmeye karar verdik. Canımız oğlumuz Poyraz’ı annemlere bırakacaktık ama ondan çok ayrı kalmayalım diye tatilde 10 günü aşmamaya karar verdik. O yüzden az zamanda ne kadar yol gidip ne kadar çok yer görürsek o kadar iyi olacaktı. Ben şoförümüz Onur’a biraz acımasız davranarak hergün 500 km yol yapabiliriz düşüncesiyle çok geniş bir rota çizdim. (Ama Allah’ı var bütün yolları aslanlar gibi geçti benim canım kocam)
Milano’yu merkez aldık ve etrafında koca bir daire çizmeye karar verdik. Kabaca İtalya, İspanya, Fransa ve İsviçre’den geçmeye karar verdik.
Biz tur şirketleriyle gezmeyi reddeden gezgin bir çift olarak, bu tatilimizin de yine kendi imkanlarımızla gerçekleşmesini istiyorduk. Tur şirketiyle gidildiğinde; bir gruba bağlı kalıyorsun, istediğin an istediğin yerde olamıyorsun ve kim ne derse desin kendin gezdiğin kadar dikkatlice etrafını incelemiyorsun. Otobüs seni otelin kapısından alıyor, gideceğin yerin kapısına bırakıyor. Halbuki kendi kendine gezince öyle mi? O şehrin içinde kaybolmak, metrosuna binmek, insanların yaşantısını görmek, işinden çıkıp evine gitmekte olan bir insanın yüzündeki ifadeyi görmek.. Bir şehri tanımak esas bunlardan geçer. Yoksa turistik bölgeleri gezip geri oteline döndüğünde o şehrin ruhunu anlayamazsın ki.
Her neyse efendim, tur şirketlerini bu kadar yerden yere vurduktan sonra sanırım artık kendi tatilimize dönebiliriz J
Avrupa Birliği vatandaşı olmamdan dolayı benim vize problemim yoktu ama eşimin TC pasaportu olduğu için Schengen vizesi alması gerekiyordu. İtalyan Büyükelçiliğine başvurduk, tam 2 gün sonra olumlu yanıt geldi. Vize işini çok kolay halletmiş olduk. (Buradaki püf nokta; istenen evrakları tekrar tekrar kontrol edip başvuruya öyle gidin. Eksik belge olunca yeniden gidip başvurmanız gerekecektir)
Tabi vize başvurusu yapmak için önceden uçak ve otel rezervasyonu yapılması gerekmekte. Gezi planımızı, Milano’dan başlayıp yine aynı noktadan bitirerek planladığımız için THY’nin 12 Mayıs 2013 tarihli İstanbul-Milano seferli uçuşunu rezerve ettik. Rezervasyon için 10 gün opsiyon verilmişti ama bizim vize 2 günde çıktığı için vizeyi alır almaz hemen biletleri de satın aldık. Çok güvenilir bir site olan Booking.com sitesi üzerinden de otellerimizi rezerve ettik. Bu sitenin en büyük avantajı, size ücretsiz iptal seçeneği sunması. Otellerin oda fotoğrafları, konumu ve sunduğu hizmetleri ayrıntılı bir biçimde sunan siteye otel sahipleri de çok önem veriyor. Tatilde gittiğimiz otellerde “biz Booking üzerinden rezervasyon yapmıştık” dediğimizde hepsinin bize karşı tavrı daha bir misafirperver oluyor.
Ve son önemli iş, araba kiralamak. Internetten araştırma yapınca, en güvenilir şirket olan AVIS’in fiyatlarının çok uygun olduğunu gördük ve aracımızı rezerve ettik. A sınıfı, 13 motor gücünde küçücük, fıçıcık, içi dolu turşucuk segmentinden bir araba kiraladık.

Tüm bu işlemleri 3 ay önceden ayarladığımız için geriye sadece ve sadece Mayıs ayını büyük bir heyecanla beklemek kalmıştı… J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder