6.GÜN: BARCELONA (508 KM)




Ve işte beklenen günn!!!! Bugün çok mutluyum, çünkü en çok görmek istediğim yere gidiyoruz!! Barcelona’ya!
Sabah Marsilya’daki otelimizden ayrıldıktan sonra arabamızı parkettiğimiz alanda bir manav buluyoruz. Meyve aşığı iki insan olarak hemen manava dalıyoruz ve kendimize birsürü meyve alıp yola koyuluyoruz. Marsilya-Barcelona arası yaklaşık 500 km. Bugün hiçbiryere uğramayacağımız için vakit de kaybetmeyeceğiz ve tüm gün Barcelona’yı keşfedebileceğiz.

Öğleye doğru o güzel şehir Barcelona’ya varıyoruz. Tahminimizden de güzel, tahminimizden de muhteşem! Özellikle Onur, çok sevdi burayı. Herşey o kadar düzenli ki, insan araba sürmekten hiç usanmıyor. Trafik su gibi akıyor, heryer park, ağaç! Evlerin mimarisi zaten muhteşem. Bir de haritadan bakınca da çok ne belli oluyor zaten, caddeler hep birbirine paralel planlanmış. Ve sokaklar hep kare şeklinde dizayn edilmiş. Yani bir nizam-intizam var. Bisiklet yolları, motorlara ait park yerleri, yayaların önceliğine yönelik bir sürü uygulama.. İnsan burada yaşasa yaşlanmaz ki!

Barcelona’ya erken geldik diye çok sevinmişken, maalesef en az 1 saatimizi park yeri arayarak geçiriyoruz, ama o da ne, yol kenarlarında hiç park yeri bulamıyoruz. Mavi çizgili park yerleri hep doluyken, yeşil çizgililerse boş. Anlam veremiyoruz, hemen park edip bilet almaya gidiyoruz. Meğer yeşil çizgili alanlar pahalı tarifeden ücretlendiriliyormuş. Ve şehir içindeki park yerleri en fazla 2 saat park izni veriyor. Ama biz sabaha kadar park edeceğimiz bir yer arıyoruz. Mecburen arabamıza biniyoruz ve kapalı otoparklardan birine giriyoruz. Kapalı otoparklarda 24 saat 30 Euro. İçimiz cız ede ede bu parayı veriyoruz ve ilk iş olarak otelimizi buluyoruz.
Hostel olarak geçen otelimiz, 4 yıldızlı bir otel gibi. İşimize yarayacak her imkan var ve fiyatı da çok uygun. Genel anlamda Barcelona, çok pahalı bir şehir değil. Sunulan imkanlara göre yaşam, standart üstü. İnsanları çok aydın, görgülü, yardımsever ve kültürlü. Zaten Katalanları oldum olası sevmişimdir, hele de boğa güreşlerinin yasaklanmasını kabul ettiklerinden sonra J
Herneyse, hostelimize yerleştikten sonra yardımsever görevliden harita ve gidilecek yerlerle ilgili ayrıntılı bilgiler alıyoruz. Gerçi ben gelmeden önce bir çok yeri araştırıp haritaların çıktılarını almıştım ancak görevli bize metro duraklarını da ayrıntısıyla anlatıyor.
Sizin de aklınızda bulunsun; Barcelona’da çok geniş bir metro hattı var. Sadece Barcelona’ya gelecekseniz araç kiralamanıza hiç gerek yok, heryere metro ile gidebilirsiniz. Hatta biz 1 geceden fazla kalacak olsaydık bisiklet de kiralamak isterdik ancak bu sefere J

İlk iş, tabi ki, yapımı bitmek bitmeyen o meşhur katedral La Sagrada Familia’yı ziyaret etmek. O kadar büyük ve görkemli bir yapı ki, insan ağzı açık izliyor.
Kentin simgesi hâline gelen, yapı, modern mimarinin öncülerinden Katalan sanatçı Antoni Gaudi tarafından tasarlanarak yapımı 1882’de başladı ancak henüz tamamlanamadı. UNESCO tarafından Dünya Mirasları’ndan biri olarak kabul edilen La Sagrada Familia’nın, Gaudi’nin ölümünün 100. Yılı olan 2023’te tamamlanacağı söylenmekte.

Katedralin hemen karşısında FC Barcelona takımının mağazasını buluyor ve eşe-dosta hediye almak için içine dalıyoruz. Sizler de Barcelona’dan sevdiklerinize takım şapkası veya forması alabilirsiniz.

Bir sonra gezilecek yerler arasında, Gaudi’nin meşhur iki evi: Casa de Mila ve Casa de Batllo var. İkisi de şehrin merkezinde, hemen yol üzerinde. Kime sorsanız gösterir, ama siz yine de gitmeden önce haritadan inceleyin, çünkü Barcelona o kadar düzenli bir şehir ki, bütün sokaklar birbirine benziyor.

Mimarisi güzel bu iki evi de gördükten sonra artık yemek yemek için bir yer arıyoruz. Caddelerde gezinirken, ana caddelerin birleştiği büyük çemberin yanında, yüksek ve yuvarlak bir bina görüyoruz. İnsanların asansörle yükseğe çıktığını dikkat ediyoruz. Hemen biz de 1’er Euro ödeyerek adı “Arena” olan bu büyük binanın tepesine çıkıyoruz. Binanın tepesinden Barcelona şehri kuşbakışı izlenebiliyor. Manzara muhteşem..
Burada bir çok restaurant var ancak şehrin kişiliğini yansıtan, sokak arası bir restaurantta yemeyi tercih ediyoruz ve tekrar aşağıya iniyoruz. Arena binası, ayrıca büyük bir AVM. İçinde sergilenen değişik eserler de var.

Arena AVM’den çıkıyor ve Barcelona sokaklarında karnımızı doyuracak bir yer aramaya başlıyoruz. Restaurantların önlerindeki menüleri inceliyoruz, tabii bu noktada fiyatlara da göz atmak gerek çünkü daha çok günümüz var ve paramızı idare etmek zorundayız. Sonunda cadde üzerinde salaş, sevimli ve uygun fiyatlı bir restaurant buluyoruz. İspanya’ya özgü meşhur tapas ve paila sipariş ediyoruz. Tapas; bir nevi atıştırmalık meze gibi bişey. Yani içkinin yanında aperatif olarak yiyebileceğiniz küçük yemekler. Biz tapas olarak mantar ve zeytin çağırdık. Gerçi en güzel tapaslar deniz ürünlerinden yapılanlarmış ama, ben balık dışında deniz ürünü sevmediğimden dolayı sevdiğimiz yiyeceklerden oluşan tapaslardan sipariş ettik.

Onur, yemek olarak meşhur paila çağırırken ben de tavuklu bir yemek çağırdım. Şarapla birlikte bir güzel yuvarladık J Ortam da yemekler de çok iyi gelmişti. Avrupa’da, çok sayıda salaş ve lezzetli restaurantlar bulmak mümkün. Avrupa’nın sanırım en çok bu restaurantlarını özleyeceğim.
Bilgi vermek adına; tapasların tanesi 3’er Euroydu, Pailla 12 Euro, 1 Şişe beyaz şarap da 16 Euro’ydu.

Yemeğimizi yiyip dışarıya çıktığımızda havanın hala aydınlık olduğunu fark ettik ve deyim yerindeyse korktuk J Çünkü saat 22:00 olmuştu ve hava hala günlük güneşlikti. Dünya mı batıyordu acaba? J Tabi daha sonra idrak ediyoruz ki biz sürekli batıya doğru gidiyoruz ve doğal olarak güneşin batışı sürekli olarak uzuyor J
Gündüz otelimizden çıkarken, yardımsever görevli bize, tarif ettiği bir kilisenin bahçesinde geceleri ışık şovu yapıldığını, mutlaka gidip görmemiz gerektiğini söylemişti. Biz de onun nasihatine uyuyor ve ışık ve lazer şovunu görmek üzere kiliseyi arıyoruz, ve buluyoruz. Ancak o da ne, kapıda iki görevli, bize “giremezsiniz” diyor. Nedenini soruyoruz. Şansımıza küsmeliyiz ki, o gece orada Otomobil Gösterisi olacakmış, o nedenle dünyaca meşhur ışık ve lazer şovu o gece yapılmayacakmış L Zaten Barcelona’da 1 gece kalacaktık ve onda da bu gösterinin iptal edilmesi bizi üzüyor. Tam alandan ayrılacakken, sözkonusu etkilikte gösterilecek arabalar, tırla birlikte alana getiriliyor. Bize de Ferrarileri görüntülemek düşüyor J Lazer show’a niyet, Ferrari show’a kısmet J
Gecenin sonunda bir barda birer bira içiyor ve otelimize dönüyoruz. Bugün gezemediğimiz, Barcelona’nın simgesi Parc Guell’i yarın sabah erken kalkarak gezmeyi planlıyoruz.
Onur uykuya dalarken, ben de Behzat Ç’nin final bölümünü telefonumdan izlememeye koyuluyorum J Seni özleyecez Amirim..

OTEL: Hostel Elkano (50 Euro)
Personelin yardımseverliğinden ve otelin hizmetinden çok memnun kaldık. Konumu da çok  çok iyi. Odalarında ücretsiz wi-fi var. Hatta ben Behzat Ç’nin finalini izledim J


Post-it:
BARSELONA’DA GEZİLECEK YERLER:
-          Tabi ki ilk başta, yapımı bitmek bilmeyen La Sagrada Familia Kilisesi’ni ziyaret etmek.
-          Katalan sanatçı Gauedi’nin diğer muhteşem eserlerini ziyaret etmek: Casa Di Mila, Casa di Batllo ve tabi ki Barcelona’nın simgesi Parc Guell. Parktaki pastadan evleri ve Bukalemun heykelini mutlaka fotoğraflamalısınız.
-          Barcelona’nın en hareketli caddesi La Rambla’da yürümek, gezmek, alışveriş yapmak.
-          L’aquarium’da deniz canlılarını incelemek
-          Eski evlerin bulunduğu Gothic Mahalle’de gezinmek

-          İspanya’ya özgü Tapas ve Pailla yemek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder