7.GÜN: BARCELONA – ANDORRA – BORDEAUX (630 KM)



Bugün yolumuz uzun, dağları aşıp Fransa topraklarına gireceğiz. Ama yola çıkmadan önce gitmemiz gereken çok önemli bir yer var: Parc Guell. Enteresan olduğu kadar güzel eserlerin sahibi Gaudi’nin parkı..
BİLGİ

Sabah erkenden gittiğimiz için henüz kalabalıklaşmayan parkta yağmur eşliğinde hem yürüyor hem de güzel havayı içimize çekiyoruz. Biz aşağıdaki kapısından girdiğimiz için bayağı dolambaçlı bir park yolunda yürüye yürüye o meşhur balkonun bulunduğu alana geliyoruz. Hava kapalı olduğu için şehrin manzarası tam görünmüyor, ancak Gaudi’nin, pastadan yapılmış gibi görünen o sevimli evleri bizi büyülüyor. İnsan kendini Hansel ve Gratel’in masalında hissediyor J Balkondan, fotoğraflarımızı çektikten sonra aşağıya iniyor ve bu kez parkın ve Barcelona’nın simgesi Bukalemun heykeli ününde fotoğraf çekiyoruz.
BİLGİ

Park gezimizden sonra metro istasyonuna doğru yürürken, yoldaki marketlerden birinden baget ekmek ve dilim peynir alıp kahvaltı işini de öyle hallediyoruz. Bu arada Barcelona’daki marketlerde naylon poşet yasak. Eğer almak istiyorsanız 50 cent ödemeniz gerekiyor. Çevreyi korumak için çok güzel bir yöntem. Kimse poşete para vermeyeceği için naylon kullanımı da minimum düzeyde olacaktır.

Kahvaltımızı yiye yiye metro durağına ulaşıyoruz ve Barcelona’nın eski mahallesi “Gothic”e en yakın istasyonda iniyoruz. Daracık ve orijinal evlerin bulunduğu sokaklar görülmeye değer güzellikte.
Gothic Mahallesinin sonu bizi Lmana çıkarıyor. Limanda dünyaca ünlü akvaryum “L’aquarium” olduğunu okumuştum ama hem çok da gerek olduğunu düşünmedik hem de vakit öğleya yaklaştığı için yürümeye devam ettik.

Barcelona’nın en meşhur Caddesi La Rambla boyunca da yürüyüşümüzü yaptıktan sonra arabamıza atlıyor ve Barcelona’ya veda ediyoruz.
O kadar şehir arasından en çok Barcelona’yı beğendik. Genellikle aynı yerlere tekrar gitmektense, yeni yerler keşfetme taraftarı olan biz, Barcelona’nın yeniden ziyaret edilmeyi hak ettiğini düşünüyoruz.

Bugünkü hedefimiz ilk olarak küçük ülke Andorra. Pirene Dağları eteklerindeki bu sevimli dağ ülkesine ulaşmak için harika bir yoldan geçiyorsunuz. Barcelona’ya gelenler, sırf bu yolların güzelliğini görmek için bile günübirlik olarak Andorra’yı ziyaret etmeli.

Yolda durduğumuz bir dinlenme tesisinin göl manzaralı restaurantı.. İnsan buradan ayrılmak istemiyor..

Pireneleri tırmandıkça sıcaklık düşüyor ve kar yağmaya başlıyor J Bir-kaç saat önce güneşli bir Barcelona sabahına günaydın derken şimdi karlarla yolculuk yapıyoruz. Yazın içinde kışı yaşadık ve çok beğendik. Andorra yolu bize çok güzel sürprizler verdi. Andorra’nın başkenti Andorra Ville’de kısa bir mola verdikten sonra Fransa’ya doğru inişe geçtik. Ancak o da ne, çıkarken gördüğümüz ve çok beğendiğimiz yol, inişte daha da muhteşemmiş! Bu kadar güzel bir doğayı ben hiçbir yerde görmemiştim. Kafamızı nereye çevirsek bir tablo ile karşılaşıyorduk.

Yol boyu hep çadır kamp alanları ve göl kenarları vardı. Bu yolda sürekli karavanlar gidip geliyordu, bu muhteşem doğanın tadını en güzel onlar çıkarıyorlar, onları çook kıskandım çok!
Yaklaşık 2 saatlik yolculuğun ardınan bu muhteşem manzaralı yol, yerini otoyola bırakıyor ve biz Toulouse şehrine varıyoruz. Yol üstü dinlenme tesislerinin birinde kısa bir mola verip atıştırma yedikten sonra, son bir hamleyle Bordeaux’a varıyoruz.

Çok yol gitmemize rağmen, Bordeaux’a dinç olarak varıyoruz. Onur’un arada, yolda arabayı park ederek yarım saatlik kestirmeleri, onun çok işine yarıyor. Uzun yola çıkacaklar için bu çok önemli bir dipnot. Çünkü insan yarım saatlik uykuyla çok iyi dejarj olabiliyor.

Tren garının hemen yanındaki otelimizi bulup yerleşiyoruz ve vakit kaybetmeden şehri tanımak için kendimizi dışarıya atıyoruz. Tabi bu arada biraz geç geldiğimiz için hava da kararmaya başlıyor. Otelimizin hemen önündeki tramvay durağına gidiyor ve 1-2 durak ötedeki şehir merkezine gitmek için tramvayın gelmesini bekliyoruz. Haritayı incelediğimizi gören genç bir bayan, yanımıza geliyor ve bize yardımcı olabileceğini söylüyor. Biz de açıkçası karşıdaki durakta mı yoksa şuan durduğumuzda mı durmamız gerektiğini tam anlayamadığımız için kendisinden yardım alıyoruz ve o da yardımcı oluyor. Ondan sonra iyice ahbap oluyoruz ve Bordeaux merkezini bize gönüllü olarak gezdiriyor. Brigitte isimli bu narin ve çok kibar bayana teşekkür ediyor ve birlikte bir fotoğraf çekmeyi de ihmal etmiyoruz. Nehir boyunca yürüyüp köprüyü ve binaları fotoğrafladıktan sonra karnımızı doyurmak için, tarzımıza uygun salaş ama kaliteli restaurant arıyoruz. O gün Cumartesi olduğu için gençler hep dışarıda, genelde pub tarzı yerlerde içip eğleniyorlar. Nehir boyu yürürken gözümüze Luna isimli bir restaurant ilişiyor. Camdan içerisini incelerken, bu gezimiz boyunca yediğimiz en lezzetli ve en keyifli restaurantın burası olacağını henüz bilmiyorduk J
Çok değil, 3 masa vardı, bir de barda oturan 2 kişi. Pizzacı ile hem gülüyorlar, hem sohbet ediyorlar hem de içkilerini tokuşturuyorlardı. O kadar samimi bir ortamdı.. Mobilyalar ve dekor da oldukça sade ve sıcaktı. Kesinlikle özenilmemiş bir restauranttı, galiba bizi çeken de bu yönüydü.
İki farklı çeşit pizza ve beyaz şarap sipariş ettik. Pizza ustası hem bardakilerle sohbet edip hem de bizim pizzaları hazırlarken, restaurantın sahibi de bizimle sohbete girdi. Adam Kıbrıs’taki (Güney) ekonomik krizden bile haberdardı ve bize son durumun ne olduğunu sordu.
Ve pizzalar geldi! Pizza’nın ülkesi İtalya diye bilinirdi ama hikâyeymiş. Hayatımızda yediğimiz en lezzetli pizzalar kesinlikle bunlardı. Belki de ortamın verdiği keyif de bunun en güzel baharatıydı. Kesinlikle o geceden çok büyük keyif almıştık. Pizza ustası ve sahibi, halktan insanlardı. Ben Fransızları soğuk, burnu havada insanlar zannederdim. Bordeaux’ta tanıştığımız 3 insan da bize o kadar iyi davrandılar ki, Fransızlarla ilgili önyargım kesinlikle tuz-buz oldu J

Son tramvay geceyarısıydı, ve biz vakit kaybetmeden tramvaya binip otelimizin yolunu tuttuk. Yarın büyük gün: PARİS!


OTEL:
STARS BORDEAUX GARE (46 EURO)
Merkezi ve temiz bir otel. Fiyatına göre çok iyi hizmet veriyor. Wi-fi sadece ortak alanlarda var, odalarda yok.


Post-it:
ANDORRA’DA YAPILACAKLAR:

BORDEAUX’TA YAPILACAKLAR:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder