8. GÜN: PARİS (591 KM)


  
Dün Bordeaux’a geç vakitte geldiğimiz için sabah bir de gündüz gözüyle görelim diyoruz ve nehir boyu yürüyüş yapıp bu asil şehirden öyle ayrılıyoruz. Şaraplarıyla ünlü Bordeaux çıkışından itibaren üzüm bağları da başlıyor. Yemyeşil vadilerle birlikte uzun bir yol bugün bizi bekliyor. Paris’e varmamız için önümüzde 700 km gibi bir mesafe var, ama biz kah mola vererek, kah uyuyarak, kah yemek yiyerek bu uzun yolu tamamlıyor ve akşama doğru o romantik şehir Paris’e varıyoruz.

Çoook kalabalık ve trafiği çok yoğun bir şehir. Çevre yoluna girmek bile facia. Şehrin merkezine girip, arabayı parketmemiz ve otelimizi bulmamız nerdeyse 1 saatimizi alıyor. Hava hafif kararmaya başlıyor, ama ben “bugece Allah korusun ölürsem Eiffel’i görmeden ölüp gidemem” dedim ve tüm yorgunluğa rağmen Eiffel Kulesini görmek üzere metroya bindik.
Vee artık ölebilirim J Devasa bir yapı, inanılmaz güzel. Hep fotoğraflardan gördüğüm bu yapı artık gözümün önünde, ve çok büyük!

BİLGİ
Kulenin bir de hava karardıktan sonra ışıklandırılmış halinin görülmesi gerek, ama biz gerçekten çok yorgunuz ve hepsinden önemlisi çok açız! Hemen bir restaurantta karnımızı doyuruyoruz ve havanın kararmasıyla birlikte Eiffel Kulesi’nin en güzel manzarasının görüldüğü, Seinne Nehrinin karşısındaki BİLGİ ‘ye çıkıyoruz ve bu güzelliği bir de ışıklarla çekiyoruz.

Hatta saat başına denk geldiğimiz için 1 dakikalık lazer ve ısşık gösterisini de izliyoruz. Herkes meğer, özellikle saat başı buraya geliyormuş ki bu gösteriyi izleyebilsinler diye. Gösterinin başlamasıyla kopan çığlıklardan anlıyoruz biz saflar da bunu J Paris’te 2 gece kalacağımız için, yarın akşam da aynı yere ama bu kez elimizde şaraplarımızla gelmeye karar veriyoruz ve güzel bir uyku için otelimize gidiyoruz.


OTEL:
HOTEL L’AVEYRON (60 EURO)
Merkeze yakın, temiz bir otel, metro durağına çok yakın. Odalarında ücretsiz wi-fi var.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder