Bugün yolumuz uzun, dağları aşıp Fransa topraklarına
gireceğiz. Ama yola çıkmadan önce gitmemiz gereken çok önemli bir yer var: Parc
Guell. Enteresan olduğu kadar güzel eserlerin sahibi Gaudi’nin parkı..
BİLGİ
Sabah erkenden gittiğimiz için henüz kalabalıklaşmayan
parkta yağmur eşliğinde hem yürüyor hem de güzel havayı içimize çekiyoruz. Biz
aşağıdaki kapısından girdiğimiz için bayağı dolambaçlı bir park yolunda yürüye
yürüye o meşhur balkonun bulunduğu alana geliyoruz. Hava kapalı olduğu için
şehrin manzarası tam görünmüyor, ancak Gaudi’nin, pastadan yapılmış gibi
görünen o sevimli evleri bizi büyülüyor. İnsan kendini Hansel ve Gratel’in
masalında hissediyor J
Balkondan, fotoğraflarımızı çektikten sonra aşağıya iniyor ve bu kez parkın ve
Barcelona’nın simgesi Bukalemun heykeli ününde fotoğraf çekiyoruz.
BİLGİ
Park gezimizden sonra metro istasyonuna doğru yürürken,
yoldaki marketlerden birinden baget ekmek ve dilim peynir alıp kahvaltı işini
de öyle hallediyoruz. Bu arada Barcelona’daki marketlerde naylon poşet yasak.
Eğer almak istiyorsanız 50 cent ödemeniz gerekiyor. Çevreyi korumak için çok
güzel bir yöntem. Kimse poşete para vermeyeceği için naylon kullanımı da
minimum düzeyde olacaktır.
Kahvaltımızı yiye yiye metro durağına ulaşıyoruz ve
Barcelona’nın eski mahallesi “Gothic”e en yakın istasyonda iniyoruz. Daracık ve
orijinal evlerin bulunduğu sokaklar görülmeye değer güzellikte.
Gothic Mahallesinin sonu bizi Lmana çıkarıyor. Limanda
dünyaca ünlü akvaryum “L’aquarium” olduğunu okumuştum ama hem çok da gerek
olduğunu düşünmedik hem de vakit öğleya yaklaştığı için yürümeye devam ettik.
Barcelona’nın en meşhur Caddesi La Rambla boyunca da
yürüyüşümüzü yaptıktan sonra arabamıza atlıyor ve Barcelona’ya veda ediyoruz.
O kadar şehir arasından en çok Barcelona’yı beğendik.
Genellikle aynı yerlere tekrar gitmektense, yeni yerler keşfetme taraftarı olan
biz, Barcelona’nın yeniden ziyaret edilmeyi hak ettiğini düşünüyoruz.
Bugünkü hedefimiz ilk olarak küçük ülke Andorra. Pirene
Dağları eteklerindeki bu sevimli dağ ülkesine ulaşmak için harika bir yoldan
geçiyorsunuz. Barcelona’ya gelenler, sırf bu yolların güzelliğini görmek için
bile günübirlik olarak Andorra’yı ziyaret etmeli.
Yolda durduğumuz bir dinlenme tesisinin göl manzaralı
restaurantı.. İnsan buradan ayrılmak istemiyor..
Pireneleri tırmandıkça sıcaklık düşüyor ve kar yağmaya
başlıyor J
Bir-kaç saat önce güneşli bir Barcelona sabahına günaydın derken şimdi karlarla
yolculuk yapıyoruz. Yazın içinde kışı yaşadık ve çok beğendik. Andorra yolu
bize çok güzel sürprizler verdi. Andorra’nın başkenti Andorra Ville’de kısa bir
mola verdikten sonra Fransa’ya doğru inişe geçtik. Ancak o da ne, çıkarken
gördüğümüz ve çok beğendiğimiz yol, inişte daha da muhteşemmiş! Bu kadar güzel
bir doğayı ben hiçbir yerde görmemiştim. Kafamızı nereye çevirsek bir tablo ile
karşılaşıyorduk.
Yol boyu hep çadır kamp alanları ve göl kenarları vardı. Bu
yolda sürekli karavanlar gidip geliyordu, bu muhteşem doğanın tadını en güzel
onlar çıkarıyorlar, onları çook kıskandım çok!
Yaklaşık 2 saatlik yolculuğun ardınan bu muhteşem manzaralı
yol, yerini otoyola bırakıyor ve biz Toulouse şehrine varıyoruz. Yol üstü
dinlenme tesislerinin birinde kısa bir mola verip atıştırma yedikten sonra, son
bir hamleyle Bordeaux’a varıyoruz.
Çok yol gitmemize rağmen, Bordeaux’a dinç olarak varıyoruz.
Onur’un arada, yolda arabayı park ederek yarım saatlik kestirmeleri, onun çok
işine yarıyor. Uzun yola çıkacaklar için bu çok önemli bir dipnot. Çünkü insan
yarım saatlik uykuyla çok iyi dejarj olabiliyor.
Tren garının hemen yanındaki otelimizi bulup yerleşiyoruz ve
vakit kaybetmeden şehri tanımak için kendimizi dışarıya atıyoruz. Tabi bu arada
biraz geç geldiğimiz için hava da kararmaya başlıyor. Otelimizin hemen önündeki
tramvay durağına gidiyor ve 1-2 durak ötedeki şehir merkezine gitmek için
tramvayın gelmesini bekliyoruz. Haritayı incelediğimizi gören genç bir bayan,
yanımıza geliyor ve bize yardımcı olabileceğini söylüyor. Biz de açıkçası
karşıdaki durakta mı yoksa şuan durduğumuzda mı durmamız gerektiğini tam
anlayamadığımız için kendisinden yardım alıyoruz ve o da yardımcı oluyor. Ondan
sonra iyice ahbap oluyoruz ve Bordeaux merkezini bize gönüllü olarak
gezdiriyor. Brigitte isimli bu narin ve çok kibar bayana teşekkür ediyor ve
birlikte bir fotoğraf çekmeyi de ihmal etmiyoruz. Nehir boyunca yürüyüp köprüyü
ve binaları fotoğrafladıktan sonra karnımızı doyurmak için, tarzımıza uygun
salaş ama kaliteli restaurant arıyoruz. O gün Cumartesi olduğu için gençler hep
dışarıda, genelde pub tarzı yerlerde içip eğleniyorlar. Nehir boyu yürürken
gözümüze Luna isimli bir restaurant ilişiyor. Camdan içerisini incelerken, bu
gezimiz boyunca yediğimiz en lezzetli ve en keyifli restaurantın burası
olacağını henüz bilmiyorduk J
Çok değil, 3 masa vardı, bir de barda oturan 2 kişi. Pizzacı
ile hem gülüyorlar, hem sohbet ediyorlar hem de içkilerini tokuşturuyorlardı. O
kadar samimi bir ortamdı.. Mobilyalar ve dekor da oldukça sade ve sıcaktı.
Kesinlikle özenilmemiş bir restauranttı, galiba bizi çeken de bu yönüydü.
İki farklı çeşit pizza ve beyaz şarap sipariş ettik. Pizza
ustası hem bardakilerle sohbet edip hem de bizim pizzaları hazırlarken,
restaurantın sahibi de bizimle sohbete girdi. Adam Kıbrıs’taki (Güney) ekonomik
krizden bile haberdardı ve bize son durumun ne olduğunu sordu.
Ve pizzalar geldi! Pizza’nın ülkesi İtalya diye bilinirdi
ama hikâyeymiş. Hayatımızda yediğimiz en lezzetli pizzalar kesinlikle bunlardı.
Belki de ortamın verdiği keyif de bunun en güzel baharatıydı. Kesinlikle o
geceden çok büyük keyif almıştık. Pizza ustası ve sahibi, halktan insanlardı.
Ben Fransızları soğuk, burnu havada insanlar zannederdim. Bordeaux’ta
tanıştığımız 3 insan da bize o kadar iyi davrandılar ki, Fransızlarla ilgili
önyargım kesinlikle tuz-buz oldu J
Son tramvay geceyarısıydı, ve biz vakit kaybetmeden tramvaya
binip otelimizin yolunu tuttuk. Yarın büyük gün: PARİS!
OTEL:
STARS BORDEAUX GARE (46 EURO)
Merkezi ve temiz bir otel. Fiyatına göre çok iyi hizmet
veriyor. Wi-fi sadece ortak alanlarda var, odalarda yok.
Post-it:
ANDORRA’DA YAPILACAKLAR:
BORDEAUX’TA YAPILACAKLAR:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder