Ve işte beklenen günn!!!! Bugün çok mutluyum, çünkü en çok
görmek istediğim yere gidiyoruz!! Barcelona’ya!
Sabah Marsilya’daki otelimizden ayrıldıktan sonra arabamızı
parkettiğimiz alanda bir manav buluyoruz. Meyve aşığı iki insan olarak hemen
manava dalıyoruz ve kendimize birsürü meyve alıp yola koyuluyoruz.
Marsilya-Barcelona arası yaklaşık 500 km. Bugün hiçbiryere uğramayacağımız için
vakit de kaybetmeyeceğiz ve tüm gün Barcelona’yı keşfedebileceğiz.
Öğleye doğru o güzel şehir Barcelona’ya varıyoruz.
Tahminimizden de güzel, tahminimizden de muhteşem! Özellikle Onur, çok sevdi
burayı. Herşey o kadar düzenli ki, insan araba sürmekten hiç usanmıyor. Trafik
su gibi akıyor, heryer park, ağaç! Evlerin mimarisi zaten muhteşem. Bir de
haritadan bakınca da çok ne belli oluyor zaten, caddeler hep birbirine paralel
planlanmış. Ve sokaklar hep kare şeklinde dizayn edilmiş. Yani bir
nizam-intizam var. Bisiklet yolları, motorlara ait park yerleri, yayaların
önceliğine yönelik bir sürü uygulama.. İnsan burada yaşasa yaşlanmaz ki!
Barcelona’ya erken geldik diye çok sevinmişken, maalesef en
az 1 saatimizi park yeri arayarak geçiriyoruz, ama o da ne, yol kenarlarında
hiç park yeri bulamıyoruz. Mavi çizgili park yerleri hep doluyken, yeşil
çizgililerse boş. Anlam veremiyoruz, hemen park edip bilet almaya gidiyoruz.
Meğer yeşil çizgili alanlar pahalı tarifeden ücretlendiriliyormuş. Ve şehir
içindeki park yerleri en fazla 2 saat park izni veriyor. Ama biz sabaha kadar
park edeceğimiz bir yer arıyoruz. Mecburen arabamıza biniyoruz ve kapalı
otoparklardan birine giriyoruz. Kapalı otoparklarda 24 saat 30 Euro. İçimiz cız
ede ede bu parayı veriyoruz ve ilk iş olarak otelimizi buluyoruz.
Hostel olarak geçen otelimiz, 4 yıldızlı bir otel gibi.
İşimize yarayacak her imkan var ve fiyatı da çok uygun. Genel anlamda
Barcelona, çok pahalı bir şehir değil. Sunulan imkanlara göre yaşam, standart
üstü. İnsanları çok aydın, görgülü, yardımsever ve kültürlü. Zaten Katalanları
oldum olası sevmişimdir, hele de boğa güreşlerinin yasaklanmasını kabul
ettiklerinden sonra J
Herneyse, hostelimize yerleştikten sonra yardımsever
görevliden harita ve gidilecek yerlerle ilgili ayrıntılı bilgiler alıyoruz.
Gerçi ben gelmeden önce bir çok yeri araştırıp haritaların çıktılarını almıştım
ancak görevli bize metro duraklarını da ayrıntısıyla anlatıyor.
Sizin de aklınızda bulunsun; Barcelona’da çok geniş bir
metro hattı var. Sadece Barcelona’ya gelecekseniz araç kiralamanıza hiç gerek
yok, heryere metro ile gidebilirsiniz. Hatta biz 1 geceden fazla kalacak
olsaydık bisiklet de kiralamak isterdik ancak bu sefere J
İlk iş, tabi ki, yapımı bitmek
bitmeyen o meşhur katedral La Sagrada Familia’yı ziyaret etmek. O kadar büyük
ve görkemli bir yapı ki, insan ağzı açık izliyor.
Kentin simgesi hâline gelen, yapı,
modern mimarinin öncülerinden Katalan sanatçı Antoni Gaudi
tarafından tasarlanarak yapımı 1882’de başladı ancak henüz tamamlanamadı. UNESCO
tarafından Dünya
Mirasları’ndan biri olarak kabul edilen La Sagrada Familia’nın,
Gaudi’nin ölümünün 100. Yılı olan 2023’te tamamlanacağı söylenmekte.
Katedralin hemen karşısında FC Barcelona takımının
mağazasını buluyor ve eşe-dosta hediye almak için içine dalıyoruz. Sizler de
Barcelona’dan sevdiklerinize takım şapkası veya forması alabilirsiniz.
Bir sonra gezilecek yerler arasında, Gaudi’nin meşhur iki
evi: Casa de Mila ve Casa de Batllo var. İkisi de şehrin merkezinde, hemen yol
üzerinde. Kime sorsanız gösterir, ama siz yine de gitmeden önce haritadan
inceleyin, çünkü Barcelona o kadar düzenli bir şehir ki, bütün sokaklar
birbirine benziyor.
Mimarisi güzel bu iki evi de gördükten sonra artık yemek
yemek için bir yer arıyoruz. Caddelerde gezinirken, ana caddelerin birleştiği
büyük çemberin yanında, yüksek ve yuvarlak bir bina görüyoruz. İnsanların
asansörle yükseğe çıktığını dikkat ediyoruz. Hemen biz de 1’er Euro ödeyerek
adı “Arena” olan bu büyük binanın tepesine çıkıyoruz. Binanın tepesinden
Barcelona şehri kuşbakışı izlenebiliyor. Manzara muhteşem..
Burada bir çok restaurant var ancak şehrin kişiliğini yansıtan,
sokak arası bir restaurantta yemeyi tercih ediyoruz ve tekrar aşağıya iniyoruz.
Arena binası, ayrıca büyük bir AVM. İçinde sergilenen değişik eserler de var.
Arena AVM’den çıkıyor ve Barcelona sokaklarında karnımızı
doyuracak bir yer aramaya başlıyoruz. Restaurantların önlerindeki menüleri
inceliyoruz, tabii bu noktada fiyatlara da göz atmak gerek çünkü daha çok
günümüz var ve paramızı idare etmek zorundayız. Sonunda cadde üzerinde salaş,
sevimli ve uygun fiyatlı bir restaurant buluyoruz. İspanya’ya özgü meşhur tapas
ve paila sipariş ediyoruz. Tapas; bir nevi atıştırmalık meze gibi bişey. Yani
içkinin yanında aperatif olarak yiyebileceğiniz küçük yemekler. Biz tapas
olarak mantar ve zeytin çağırdık. Gerçi en güzel tapaslar deniz ürünlerinden
yapılanlarmış ama, ben balık dışında deniz ürünü sevmediğimden dolayı
sevdiğimiz yiyeceklerden oluşan tapaslardan sipariş ettik.
Onur, yemek olarak meşhur paila çağırırken ben de tavuklu
bir yemek çağırdım. Şarapla birlikte bir güzel yuvarladık J Ortam da yemekler de
çok iyi gelmişti. Avrupa’da, çok sayıda salaş ve lezzetli restaurantlar bulmak
mümkün. Avrupa’nın sanırım en çok bu restaurantlarını özleyeceğim.
Bilgi vermek adına; tapasların tanesi 3’er Euroydu, Pailla
12 Euro, 1 Şişe beyaz şarap da 16 Euro’ydu.
Yemeğimizi yiyip dışarıya çıktığımızda havanın hala aydınlık
olduğunu fark ettik ve deyim yerindeyse korktuk J
Çünkü saat 22:00 olmuştu ve hava hala günlük güneşlikti. Dünya mı batıyordu
acaba? J
Tabi daha sonra idrak ediyoruz ki biz sürekli batıya doğru gidiyoruz ve doğal
olarak güneşin batışı sürekli olarak uzuyor J
Gündüz otelimizden çıkarken, yardımsever görevli bize, tarif
ettiği bir kilisenin bahçesinde geceleri ışık şovu yapıldığını, mutlaka gidip
görmemiz gerektiğini söylemişti. Biz de onun nasihatine uyuyor ve ışık ve lazer
şovunu görmek üzere kiliseyi arıyoruz, ve buluyoruz. Ancak o da ne, kapıda iki
görevli, bize “giremezsiniz” diyor. Nedenini soruyoruz. Şansımıza küsmeliyiz
ki, o gece orada Otomobil Gösterisi olacakmış, o nedenle dünyaca meşhur ışık ve
lazer şovu o gece yapılmayacakmış L
Zaten Barcelona’da 1 gece kalacaktık ve onda da bu gösterinin iptal edilmesi
bizi üzüyor. Tam alandan ayrılacakken, sözkonusu etkilikte gösterilecek
arabalar, tırla birlikte alana getiriliyor. Bize de Ferrarileri görüntülemek
düşüyor J
Lazer show’a niyet, Ferrari show’a kısmet J
Gecenin sonunda bir barda birer bira içiyor ve otelimize
dönüyoruz. Bugün gezemediğimiz, Barcelona’nın simgesi Parc Guell’i yarın sabah
erken kalkarak gezmeyi planlıyoruz.
Onur uykuya dalarken, ben de Behzat Ç’nin final bölümünü
telefonumdan izlememeye koyuluyorum J
Seni özleyecez Amirim..
OTEL: Hostel
Elkano (50 Euro)
Personelin yardımseverliğinden ve otelin hizmetinden çok
memnun kaldık. Konumu da çok çok iyi.
Odalarında ücretsiz wi-fi var. Hatta ben Behzat Ç’nin finalini izledim J
Post-it:
BARSELONA’DA GEZİLECEK YERLER:
-
Tabi ki ilk başta, yapımı bitmek bilmeyen La
Sagrada Familia Kilisesi’ni ziyaret etmek.
-
Katalan sanatçı Gauedi’nin diğer muhteşem
eserlerini ziyaret etmek: Casa Di Mila, Casa di Batllo ve tabi ki Barcelona’nın
simgesi Parc Guell. Parktaki pastadan evleri ve Bukalemun heykelini mutlaka
fotoğraflamalısınız.
-
Barcelona’nın en hareketli caddesi La Rambla’da
yürümek, gezmek, alışveriş yapmak.
-
L’aquarium’da deniz canlılarını incelemek
-
Eski evlerin bulunduğu Gothic Mahalle’de
gezinmek
-
İspanya’ya özgü Tapas ve Pailla yemek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder